<Tutkunun içindeyken tutkuyu tarif etmek çok zor. Aynı, içinde son sürat sürüklendiğiniz nehrin fotoğrafını çekmeye çalışmak gibi çünkü bu. Ne çekseniz, zaten sonra olmamış bu denilerek silinecek.
Devrimler de tutkulu işler, malum. Zaten tutkulu olmasalar bunca insanı o meydanda tutabilirler mi? Fiziki açıdan mağlubiyeti kesin olan bir maça çıkan insanlar ya delidir, ya da bir şeye tutkuyla bağlanmış aşıklar. Şimdi, güce tapmayı daha doğduklarında kulaklarına söylenen birkaç anlamlı/anlamsız sözle benimseyen insanların coğrafyasında, güce karşı çıkacak kadar tutkulanmış kalabalıklar var. Kulakları kendi seslerinden sağır, bedenleri mermilerin bile acıtamayacağı kadar uyuşmuş ama ölmemeyi henüz keşfedememiş insanlar.
En büyük korkunun yakılmak olduğu bir kültürde, kendini yakan birisinin arkasından giden insanlardan kimse korku beklemesin. Laf anlamalarını da. Böyle durumlarda insanın aklı başına ancak her şey olup bittikten sonra gelir. O zaman yapılır, ne oldu bittinin hesabı. Tabii hesap yapabilecek bir akıl hâlâ kaldıysa. Çünkü en masumca ve delikanlıca hareket edenler bu karmaşanın arasında ilk ölenlerdir hep. Şu iş bir olsun diye canla başla çalışıp iş olduğunda en yorgun düşmüş olanlar, ne yazık ki yine masumiyetleri sebebiyle bir yerlerde sorgulanıp asılacaklar defalarca. Oysa onlar İran'da ne güzel çocuklardı. Hiçbir kötünün, sırf daha kötüsü gelebilir korkusuyla yaşatılmaması gerektiğine inanan, içlerinde esmer yüzlerine inat bir ışık taşıyan, emek aşığı çocuklardı.
Şimdi Mısır'da yine en önde onlar. On günü geçti, çok yıprandılar, çok öldüler. Elbet bu nehrin sonuna gelinecek. Orada, bir şelaleden daha güzel sular umuduyla düşülecek ve ne yazık ki, ilk olarak, en çok kürek çekip yorulmuş olanlar boğulacak. O sulara daha önce çoktan gelmiş bir başkaları tarafından.
Bir gün ben de böyle bir tutkunun arasında kalsam, en çok kürek çekenlerden olmayı tercih ederdim. Tutkudan aklım tutulmuş şekilde yeni sularda boğulmak olsa da ucunda. Hem kim bilir, belki o zaman suyun altında masum ve umutlu yüzlerle dolu çocuklarla daha da mutlu bir dünyada yaşayabilirim.
Tutku bizi hiç terk etmesin de, bir gün doğru sulara düşme umudu bana yeter. Ben o sırada başka suların en dibinde olsam da./div>
<